Hipertansiyona ilaçsız çözüm
DASH diyeti, yüksek tansiyonu kontrol altına almanın yanı sıra sağlıklı bir yaşam için önemli bir beslenme modeli olarak görülüyor. Bu diyet, meyve, sebze, tam tahıllar, düşük yağlı süt ürünleri, kuru baklagiller, fındık ve tohumlar gibi sağlıklı gıdaların tüketimini içeriyor. Yüksek tuz, kırmızı et, tatlılar ve işlenmiş gıdaların tüketimini sınırlıyor.
DASH diyetinin olumlu etkileri arasında kan basıncını düşürme, kalp sağlığını iyileştirme ve koruma, kilo vermeye yardımcı olma, insülin duyarlılığını artırma ve genel olarak sağlıklı bir beslenme alışkanlığı oluşturma yer alıyor. Hastalara uygulanan bu diyet modeli ile hipertansiyon ve insülin direnci gibi sağlık sorunlarını kontrol altına alınıyor ve bu hastalık sebebiyle kullanılan ilaçlar kontrollü bir şekilde kesiliyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Sevim Akkök, hipertansiyon hastaları için uygulanan DASH diyetinin ayrıntılarını anlattı. Akkök, “DASH diyeti hipertansiyonu durduran beslenme yaklaşımları anlamına gelir. Bu yöntem ile çoğu hipertansiyon hastasını ilaçlarından kurtardık. DASH diyetinin temelinde sodyumu azaltmak, basit karbonhidratlar ve şekerden uzaklaşmak yer alır. Beslenme programına düşük glisemik indeksli tahıllar, kompleks karbonhidratlar, kök sebzeler, potasyum, magnezyum ve kalsiyumdan zengin yeşillikler, sebzeler ve meyveler eklenir. Omegoid yağ açısından zengin balıkları da protein kaynağı olarak beslenmeye ekliyoruz. Doymuş ve trans yağlardan fakir, faydalı yağlardan yüksek bir beslenme programı oluşturuyoruz” dedi.
DASH diyetinde sodyum oranının çok önemli olduğuna vurgu yapan Akkök, sodyum kullanımının 2 bin 400 miligram ve bin 500 miligram aralığında olması gerektiğini söyledi. Akkök, “Bin 500 miligram sodyum alımı bizim için düşük sodyumlu beslenme modeline girer. Yani tuz tüketiminde günde bir tatlı kaşığını geçmememiz gerekiyor. Bu sodyum oranını sofra tuzuna göre veriyoruz. Sodyum oranını azaltmadaki en etkili yöntemlerden biri yemeğe ilave tuz eklemesini kesmektir. Yani daha sofraya oturur oturmaz, yemeğin tadına bakmadan tuz eklenmesi yanlış. Diğer bir yöntem ise etiket okumaktır. Etiket okumak günlük sodyum alımını kontrol etmemize yardımcı olur. Sodyum alımında riskli olan besinler arasında salamura besinler, işlenmiş et ve gıda ürünleri, fastfood, olgunlaşmış peynir yer alıyor. Hazır soslar ve gazlı içeceklerde mutlaka etiket okunmalı” diye konuştu.
Karbonhidrat seçiminde ve meyve seçiminde düşük glisemik indeksli besinlerin tüketiminin önemliği olduğunu belirten Akkök, “Düşük glisemik indeksli besinler kan şekerini daha yavaş yükseltir, kan şekerinin gün içerisinde daha dengeli olmasına yardımcı olur. Sadece diyet değil yaşam tarzı değişikliğiyle de desteklediğimiz hastalarımız tansiyon ilaçlarından birer birer kurtuluyorlar. Daha da önemlisi tansiyon hastalığının altında yatan kök nedeni bulup, ona odaklandığımızda çok iyi sonuçlar elde ettiğimizi görüyoruz. DASH diyeti sadece hipertansiyonu durdurmakla kalmıyor, altta yatan insülin direnci gibi hastalıkların da tedavisinde bize yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.